
(19.11.2021)
Ege Atis
Spor liglerini yakından takip eden biri olarak ada futbolunun benim için yeri çok ayrı. Bu sebeple İngiliz futbolunu “Premier Lig sadece bir futbol arenası değil aynı zamanda görsel bir şölendir” olarak tanımlarım. Bu yazımda Premier Lig’in kuruluş öyküsünü aktaracağım.

Premier Lig pek çok takımın şampiyonluk yarışı verdiği, üstün futbol kalitesi ve yüksek mücadele gücüyle doksan dakikanın heyecanla geçtiği, her hafta mücadeleler ne olursa olsun statlarının dolu olduğu, maçların 25 farklı kamerayla izlendiği ve reytingi oldukça yüksek bir lig. Ben bu ligin büyük bir hayranıyım. Günümüzde basketbol dünyası için NBA hangi anlamı taşıyorsa, futbol dünyası içinde Premier Lig aynı anlamı ifade ediyor. Yani futbolun NBA’i Premier Lig desem yanlış olmaz.
Premier Lig’in kuruluşuna geçmeden önce ilk olarak futbolun icadına bakmamız gerekir diye düşünüyorum. Orta Çağ’da Avrupa’nın farklı bölgelerinde, topla oynanan bazı oyunlar dikkat çekmekteydi.

İtalyanlar’ın oynadığı calcio fiorentino, Fransızlar’ın oynadığı soule ve İngilizler’in topla oynadıkları oyunlar bunlardan sadece birkaçı olarak günümüzde bilinse de futbolun patronu Fifa’ya göre, futbol modern anlamda 1848 yılında İngiltere’de doğmuştur.

İlaveten Cambridge Üniversitesi tarafından oluşturulan Cambridge kuralları (Cambridge Rules), futbolun ilk yazılı kaynağı olarak tarihe geçmiş ve kabul edilmiştir. Netflix’te yer alan The English Game dizisini izlemenizi öneriyorum.

Şimdi sizlere tarihin tozlu sayfalarında yerini almış ancak yarattığı yıkım ve bıraktığı etkiler sebebiyle Birleşik Krallığın ve haliyle Ada Futbolu’nun tarihini değiştiren 2 önemli olayı aktarmak istiyorum.
Tarih: 29 Mayıs 1985 günlerden Heysel Faciası

Heysel Faciası’nı dünya futboluna leke sürmüş bir facia olarak nitelendirirsem yanlış olmaz. Bu, Liverpool ve Juventus arasında Brüksel’in Heysel Stadında oynanan Avrupa Kupası final maçından önce yaşanan karmaşada, Liverpool taraftarlarının yan tribünde yer alan Juventus taraftarlarına hücum etmesi sonucu parmaklıklara sıkışmış 38’i İtalyan ve 1 Belçikalı taraftarın ölümü, 900’e yakın kişininse yaralanmasıyla sonuçlanmış bir faciaydı.
Bu olayın sıcağı sıcağına, yani olayın ertesi günü 30 Mayıs 1985 tarihinde, dönemin UEFA yetkilisi Gunter Schneider facianın tek sorumlusunun İngiliz taraftarlar olduğunu söylemiş. İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher da “Söyleyecek söz yok, bunu meşrulaştırmak mümkün değil, suç tamamen İngiltere’ye ait” ifadeleriyle düşüncesini dile getirmişti.

Facianın ardından dönemin demir lady lakaplı başbakanı Margaret Thatcher kurmaylarıyla birlikte soluğu UEFA’da almış ve İngiliz kulüplerinin süresiz olarak Avrupa kupalarından men edilmesi talebinde bulunmuştur. Ancak UEFA, bu talebi kabul etmemiş, İngiliz Kulüplerine 5, Liverpool’a ise 6 yıl Avrupa Kupalarından men cezası vermiştir.
Ancak gerçekleşen olaylar nedeniyle Avrupa Futbol Federasyonları Birliği’nin (UEFA), Liverpool’a verdiği cezayı az bulan Margaret Thatcher, tarihe geçecek o cümleyi kurmuştur. “Bu hayvanların cezasını ben vereceğim”. Bu sözün ardından İngiltere’de tribünler ciddi bir disiplin sürecine dahil olmuş ve denetim mekanizması güçlendirilmiştir. Örneğin, tribünlerde alkol tüketimi yasaklanmıştır.
Tarih: 15 Nisan 1989 günlerden Hilllsborough Faciası

Facia, 15 Nisan 1989 günü Liverpool ve Nottingham Forest takımlarının karşılaştığı İngiltere Federasyon Kupası yarı final maçında Hillsborough Stadyumu’nda meydana gelmiştir. Olay günü yaklaşık 53.000 kişinin maçı takip ettiği kayıtlara geçmiştir. Taşkınlıkları önlemek için iki takımın taraftarları stadyumun farklı kapılarına yönlendirilmiş ve turnikelerin yetersiz kalması nedeniyle kapıdan girmeye çalışan 10 binden fazla taraftar sıkışmıştı. Maçın başlamasına yaklaşık yarım saat kala taraftarların yarısından fazlası hâlâ içeri girememişti.
Dönemin Yorkshire Emniyet Müdürü David Duckenfield maçın başlamasına birkaç dakika kala sıkışıklığın önüne geçmek için çıkışlardan birinin açılması talimatını vermiş ve 2 bin taraftar içeri girmişti.

Ancak bir problem vardı. Hızla stada giriş yapan taraftarlar Lepping Lane tribününe açılan dar tünellerden geçerek üst ve alt bölümlere yığılmaya başlayınca, önceden tribünlerde olan bazı taraftarlar balkonlardan aşağı düşmüş ve alt taraftaki taraftarlarsa sahayı bölen kafeslere sıkışarak ezilmeye başlamıştı. Maç, başladıktan beş dakika sonra durdurulmuş ve facia sonucunda 94 ölü ve 766 yaralı ortaya çıkmıştı.
Faciadan sonra polis de dahil olmak üzere ölümlerden taraftarları sorumlu tutanlar olmuş fakat yapılan soruşturmalar, polisin bu gibi durumlarda uygulaması gereken kuralların hiçbirini hayata geçirmediğini ortaya koymuştur. Haberleşme ve diğer aksaklıklar ilk yardım ve kurtarma çabalarını da iyice zorlaştırmış, tribünden düşenlere ilk müdahaleleri olay yerindeki diğer taraftarlar yapmak zorunda kalmıştır.

1990 yılının Ocak ayında Hillsborough faciasının soruşturulmasıyla ortaya çıkan Taylor Raporu (Taylor Report), güvenliği ön planda tutmak amacıyla artık statların tamamının koltuklarla dizayn edilecek şekilde düzenlenmesi kararını açıklamış, ardından İngilizleri süresiz olarak turnuvalardan men eden UEFA, yasağını sona erdirmişti. Taylor Raporu’nu araştırmanızı öneriyorum.
1991-1992 sezonunun bitişiyle birlikte, Division 1 kulüpleri Football League’den toplu olarak çekilmiş ve Ada’nın futboldaki yeni markası olan Premier League’i 27 Mayıs 1992’de resmi olarak faaliyete geçirmiştir. Premier League, limited şirket olarak kurulmuş ve kulüpler 104 yıldır 4 küme şeklinde devam eden Football League’den ayrılarak tek bir küme olarak organize olmuştur.
Hedefler ve vizyon ön planda…

Premier Lig kurulurken, katılımcı kulüpler ve yetkililer vizyoner hedefler belirlemişti. Bunları birkaç madde halinde sıralamam gerekirse, şöyle ifade edebilirim.
1) En temel hedef, Premier Lig’i yani itibar tazelemek isteyen İngiliz futbolunu dünyanın en kaliteli ligi haline getirmek.
2) Yeni vizyon ve düzenle birlikte, kulüpler arası rekabeti artırarak, kaliteyi yükseltmek, yani Premier Lig’i tüm dünyaya üst düzeyde pazarlamak. Bu sayede futbol endüstrisinden maksimum pay almak.
3) İngiliz futbolunun başta milli takım düzeyi olmak üzere uluslararası her alanda başarılı olabilmesini sağlamak.
Aktardığım hedeflere yönelik uygulanan stratejilerle Premier Lig yapılanması, futbolun dünya geneli bir şova dönüşmesinde en önemli faktörlerden birisi oldu.
Şirketleşme mantığı mevcut…

Premier Lig kurumsal bir şirket mantığı ile kurulmuştur. Günümüzde ise faaliyetlerine aynı vizyonla devam etmektedir. Bu başarının sağlanmasında önemli maddeler yer alıyor. Bunlardan birkaçı şöyle;
- Ortaklar her 3 ayda bir düzenli olarak toplanırlar ve her ortak, toplantıda görüşülmesini istediği bir husus hakkında önerge verebilir.
- Yönetim Kurulu kararında her ortağın bir oy hakkı vardır.
- Lig ile ilgili tüm kural değişiklikleri ve ticari anlaşmaların onaylanması için Genel Kurul’da kulüplerin üçte ikisinin desteği gerekmektedir.
- Günlük işler ve yasal sorumluluklar, Başkan, Genel Müdür ve Premier Lig’in profesyonel çalışanlarından oluşan Yönetim Kurulu tarafından yerine getirilir.
Premier Lig’in yeni yapılanmasıyla birlikte, futbol yönetimsel, sportif, iktisadi ve mali olarak yeniden formatlandı. Rekabet yeniden kuruldu. Bu yeni yapılanmayla birlikte Premier Lig tekrar Avrupa ve dünyanın en önemli ligi haline geldi. İngilizler oyunu o kadar iyi kurgulamış ve oynamış ki, günümüzde diğer liglerin; Bundesliga, Ligue 1, Serie A ve La Liga’nın Premier Lig’in yakınından dahi geçemediğini görüyoruz. Bu gerçekten muazzam bir başarı ve İngilizler’i tebrik etmek gerek.
Bitirirken…
Üniversitede bitirme projem spor ekonomisi alanındaydı. Tezimi İngiltere Premier Lig’i üzerine hazırlamıştım. O günden beri bu büyülü lig üzerine makaleler okumaktan ve araştırmalar yapmaktan keyif alan biriyim. Yazılarımı kaleme alırken kendi bilgi birikimimi de genişlettiğimi düşünüyorum. Bu yazımda siz değerli okurlarıma dünyanın en iyi ligini kendi tarzımla harmanlayıp aktardım. Kendi yorumlarımı kattığım detaylı halini Youtube kanalımda ve Spotify’da bulabilirsiniz. Tarihe ve spora olan tutkunuzun hiç bitmemesini dilerim.
Gelecek yazımda buluşmak dileğiyle…
Bir Cevap Yazın