
(13.02.2021)
Ege Atis
Usta gazeteci Halit Kıvanç futbolu, sunduğu bir televizyon programında “futbol sadece bir oyun değil futbol bir aşktır” olarak nitelendirirdi. Taraftarlar olarak fanatizmden uzak saygı, sevgi ve hoşgörü içinde futbolu izlediğimiz zaman, gerçek anlamda keyif aldığımızı görüyoruz. İçlerinde öyle bir ülke var ki, izlerken hem keyif aldığımız hem de spora olan saygımızı pekiştirdiğimiz bir lige sahip. İngiltere’den ve tabii ki Premier Lig’den söz ediyorum. Spor liglerini yakından takip eden biri olarak ada futbolunun benim için yeri çok ayrı. Bu sebeple İngiliz futbolunu “Premier Lig sadece bir futbol arenası değil aynı zamanda görsel bir şölendir” olarak tanımlarım. Bu yazımda son zamanlarda yakından takip ettiğim bir kulübe yönelik görüşlerimi aktaracağım.
Sabırlı ve azimli ekip: Wolverhampton Wanderers

Aktardığım gibi, ada futbolunu takip etmeyi ve analizler yapmayı seviyorum. Wolves son zamanlarda mercek altına aldığım bir ekip. Kısaca aktarmam gerekirse, İngiltere’nin West Midlands bölgesinde yer alan ve Wolverhampton şehrini temsil eden takımıdır. 1877’de kurulan Wolves oldukça köklü bir kulüp olarak Premier Lig’in kurucu üyelerinden birisi olmuştur. Renklerinin hikâyesi oldukça ilginçtir, şehrin sloganı “out of darkness cometh light” a (tercümesi karanlıktan doğan ışık) yönelik olarak sarı siyah renkleri tercih etmişlerdir. Sarı renk ışığı, siyah ise karanlığı simgelemektedir. Wolves 17 kilometre uzaklıkta yer alan ve İngiltere’nin bir diğer orta batı bölge takımı olan West Bromwich Albion ile ezeli rekabete sahiptir. Birbirlerine karşı oynadıkları maçlara “black country derby” adı verilir. Diğer rakipleri ise Aston Villa ve Birmingham City’dir. Sarı siyahlı ekip Premier Lig’de sayısız başarıya sahiptir. Örnek vermem gerekirse, 1953-54, 1957-58 ve 1958-59 sezonlarında 3 lig şampiyonluğu ve çeşitli lig ikincilikleri bulunmaktadır. Wolves 2016 yaz sezonunda 45 milyon sterlin bedelle Çin merkezli bir yatırım şirketine satılmıştır. 2017 yılında ise hedefler doğrultusunda menajerliğe Nuno Santo getirilmiş ve rota çizilmiştir. Hedef yeniden Premier Lig’e yükselmektir. 31 Mayıs 2017 yılında göreve gelen Nuno geçmişte önemli takımlara menajerlik yapmış bir kişidir. Vizyonu ise takımı yeniden bir üst lige çıkarıp, Avrupa kupalarına oynayan bir seviyeye taşımaktır. Beklenen başarı Nuno ile gelmiş ve takım 6 yıl aradan sonra yeniden Premier Lig’e yükselmiştir. 2018-19 ve 2019-20 sezonlarında lig 7. sırada tamamlanmış ve uzun süre sonra kulüp lig tablosunda üst sıralara ulaşmıştır.

Peki bu ekibe neden yeni yükselen dediğimi merak ediyor olabilirsiniz. Açıklayayım, Premier Lig tempolu ve kondisyona dayalı futbol oynanan bir lig. Bu nedenle oyuncuların her daim fiziksel ve mental olarak hazır olması büyük avantaj sağlar. İzlediğim ve analiz ettiğim kadarıyla Wolves fiziksel olarak sağlam oyunculara sahip ve takım olarak hızlıca organize olabiliyorlar. Bunun en önemli nedeni menajer Nuno Santo. Taktiksel olarak orta sahada iyi organize olup kanatları çok iyi kullanabiliyorlar. Takım olarak kimyalarının uyumlu olduğunu söyleyebilirim. Ünlü menajer Jorge Mendes’in önerdiği ve yaptığı değişiklikler ile takıma enerji kattılar. Buna ilaveten tecrübeli oyunculara da sahipler. Örnek vermem gerekirse Ruben Neves, Adama Traore, Nelson Semedo gibi genç ve Joao Moutinho, Fernando Marçal gibi veteran transferleri var. Birbirleri ile çalışıp yeteneklerini ilerletiyorlar. Büyük maçlarda ise skor ne olursa olsun son dakikaya kadar mücadele ediyorlar. İşte bu azim, tutku ve sabırlı oyun benim radarıma girmelerini sağladı. Premier Lig’de tarihçesi oldukça eski olan pek çok kulüp olmasına rağmen, günümüzde istekli futbol oynadıklarını bana göre çok nadir görüyoruz. Açıkçası bu duruma üzüldüğümü ifade etmeliyim. İşte bu noktada Wolverhampton gerek arkasına aldığı sermaye gücü ile gerekse de çizdiği uzun vadeli strateji ile ruhunu canlandırdı. Yani yeniden dirildi. Alınan sonuçlar, puan tablosunda gelinen netice ne olursa olsun, bu tutkulu oyunları taraftarların gönlünde devrilen tahtın yeniden inşa edilmesini sağlıyor. Bunun en güzel örneği içinde bulunduğumuz sezon diyebiliriz. Ligin 24. haftasındayız ve Wolves 14. sırada bulunuyor. Ancak taraftarlar pandemi şartları olmasına rağmen desteklerini takımdan esirgemiyor. Bu nedenle Wolverhampton taraftarları gibi, ben de kalan 14 haftada tablonun değişeceğini düşünüyorum. Bu sebeple kalan maçları yakından takip edeceğim. Eğer sizde takip etmek isterseniz, kalan maçları kaçırmamanızı öneririm. Şimdiden keyifli seyirler diliyorum.
Bitirirken…
Üniversitede bitirme projem spor ekonomisi alanındaydı. Tezimi İngiltere Premier Lig’i üzerine hazırlamıştım. O günden beri bu büyülü lig üzerine makaleler okumaktan ve araştırmalar yapmaktan keyif alan biriyim. Bu sebeple sayısız hikayeler ve asırlık tarih barındıran ekiplere zaman zaman yer vermeye özen gösteriyorum. Yazılarımı kaleme alırken kendi bilgi birikimimi de genişlettiğimi düşünüyorum. Bu yazımda siz değerli okurlarıma son zamanlarda mercek altına aldığım bir ekibi, kendi tarzımla harmanlayıp aktardım. Okurken spora nasıl yaklaştığımı fark ettiğinizi umut ediyorum. Tarihe ve spora olan tutkunuzun hiç bitmemesini dilerim.
Gelecek yazıma dek sağlıkla kalın…
Bir Cevap Yazın